Edebiyat
  Çanakkale Geçildi mi?-Dram
 
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
I.                   Tablo
Yer: Sınıf
Oyuncular: Öğretmen, Ali, Sefa, Veli,Ahmet
Oyuna Başlama: İçeride bir öğrenci hariç diğer bütün öğrenciler birbirleri ile oynamakta, birbirlerine kağıtlar atmaktadır.
Ali:          Arkadaşlar ne yapıyorsunuz? Çocuk gibisiniz. Birazdan hocamız gelecek;ama şu sınıfın ve kendinizin halinize bakar mısınız?
Sefa:        Hadi be sen de! İki eğleniyoruz işte şurada.
Ali:          Arkadaşlar, eğlenmek ile yaramazlığı birbirine karıştırmayalım lütfen! Hem bugün eğlenmek günü değil, geçmişi anlamaya çalışmak ve onu yaşamak günü.
Ahmet:    Bu ne diyor arkadaşlar böyle! Sen ne diyorsun be!
Ali:          Ne diyeceğim, bugünün anlamını bilmiyor musunuz arkadaşlar? Hiç mi kitap okumaz; takvime bakmazsınız?
Sefa:        Oğlum bizim kitap okumaktan, takvime bakmaktan çok daha önemli işlerimiz var. Biz olmazsak kim gününü gün edecek, kim eğlenecek?.. Kim boş gezenlerin yevmiyesini yazacak?
Ali:          Yazık, çok yazık. Eğer bugün vatan için, bayrak için, namus için şehit olan atalarımız şu halinizi görseydi, herhalde çok kahrolurlardı. İyi ki bugünleri görmediler arkadaşlar.
Veli:        Eee, neymiş bugünün önemi, ne olmuş bugünde, söyle de biz de bilelim.
Ali:          Arkadaşlar bugün “Şehitlerimizi Anma Günü”… Bugün atalarımızın “Çanakkale Geçilmez” sözünü tarihe yazdıkları gün. Bugün 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale’de İngiliz armadasına en ağır yenilgilerinden birini yaşattığımız gün!
Sefa:        Eee, ne olmuş yani. Yaşanmış, bitmiş. Şimdi elinden şekeri alınmış çocuklar gibi ağlayacak mıyız? Bunu mu istiyorsun bizlerden?
Ali:          Ağlamayın zaten, yoksa bu halinizle gözünüzden akan timsah gözyaşları olun. Artık hiçbir şeyde samimiyet kalmadığı gibi gözyaşında da samimiyet bırakmadınız. Sizden bu halde şehitlerimize ağlanamazı nasıl beklerim. Siz eğlenmenize devam edin.
               (Dışarıdan bir öğrenci gelir ve öğretmenin geldiğini haber verir.)
Öğrt.:      Arkadaşlar, iyi dersler!
Öğrenc.: Sağ ol!
Öğrt.:      Arkadaşlar, bugün sınıfsızını yine pek dağınık gördüm, anlaşılan yine kanınız kaynamaya başlamış. Ama bugün inanın sizlere hiç kızmak gelmiyor içimden. Çünkü bugün hakikaten çok önemli bir gün. Bugün her günken daha fazla birbirime ihtiyaç duyduğumuz bir gün. Arkadaşlar, bugün tarihte milletimizin nasıl imtihandan geçtiğini biliyor musunuz?
Ahmet:    Öğretmenim, Ali bir şeylerden bahsediyordu ama…
Veli:        Evet öğretmenim, bir şeylerden bahsediyordu; ama biz pek bir şey anlamadık.
Öğrt.:      O sırada biraz eğlenmekle meşguldünüz herhalde, değil mi?
Sefa:        Şey, öğretmenim…Bizz…
Öğrt.:      Neyse, bugün 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümü arkadaşlar.  İnancın teknolojiye, barbarlığa üstün geldiği gün bugün! Tüm dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirttiğimiz gün bugün. Bu sözleri tarihe altın harflerle yazdırdığımız gün!..
Sefa:        Öğretmenim siz gelmeden önce Ali de bunlardan bahsediyordu.
Öğrt.:      Ee, aklın yolu bir değil mi?
Ahmet:    Öğretmenim; ama biz öğrenciyiz. Hem savaş çıksa öğrenciler olarak biz ne yapabiliriz ki!
Öğrt. :     Arkadaşlar, o gün İstanbul Sultanisi’nden 50 öğrenci de arkadaşımız gibi düşünseydi acaba savaşın soncu ne olurdu?
Veli:        Bu 50 öğrenci ne yapmış öğretmenim?
Öğrt.:      O yıllarda askere alma kanunu dolayısıyla öğrenciler askere alınmıyordu; fakat bu elli öğrenci gönüllü olarak cepheye katıldı. Ve bugün biz bu şehit öğrencilerin adlarını dahi bilmiyoruz. Sadece okullarında onlar için yapılan törende her bir öğrenci için “Şehit, Cennet-i Âlâ’da!..” denildiğini biliyoruz. Ve onlar ilimle uğraşmak için girdikleri okuldan dünyaya değil cennete mezun oldular. Ölüm ile hayat, esaret ile hürriyet arasında kıl kadar mesafenin kaldığı bir zamanda, vatanı için hiç düşünmeden canlarını feda eden bu 50 İstanbul Liseli gencin ruhu şad olsun!..(Hüzünlü söyler.)
Öğrnc.:    Amin!...
Öğrt.:      Arkadaşlar daha böyle nice hüzünlü olay yaşandı Çanakkale’de. Hepsi birbirinden acı, hepsi birbirinden elimli…
Ali:          Öğretmenim, şu anda düşünüyorum da vatan için, bayrak için, namus için şehit olan atalarımız ve bir de bugünün biz gençlerini… Arada ne kadar büyük farklar var. (Biraz bekler ve acıklı bir ses tonu ile konuşur.) Öğretmenim şehitlerimiz bize haklarını helal eder mi? (Bekler) Batının emperyalizmine karşı dik duran ve Çanakkale geçilmez diyen atalarımıza karşın biz bugünün gençleri Batı’dan ne gördüysek körü körüne onları taklit ediyoruz. Onlar gibi yırtık pırtık giyiniyor, saçlarımızı tuhaf tuhaf tarıyor, ağzımızda acayip acayip şarkılarla ortada dolaşıyoruz. Çıkıp ondan sonra da Çanakkale Geçilmez diyoruz. Farkında değiliz sadece; ama Batı aslında Çanakkale’yi çoktan geçti öğretmenim. Derin bir uyku içinde güzel hülyalar görüyoruz, o kadar! Bizi fark ettirmeden kendimize yabancılaştırarak geçtiler Çanakkale’yi, topla tüfekle geçemedikleri Çanakkale’yi.
Öğrt. :     Arkadaşlar, Ali arkadaşımız aslında önemli bir noktaya dikkatimizi çekti. Bakın bu konuda Ulu Önder Atatürk ne diyor: “Millî terbiye derken, milli karakter ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyoruz.” Ve maalesef işte bu milli terbiyeden,köklerimizden uzaklaştık; uzaklaştıkça kendimize de yabancılaştık. Evet, kendimize bu soruyu sormamız lazım bugün, tüm ülkenin kendine bu soruyu sorması lazım. Bu vatan için şehit olan 250 bin kişiye layık şehit torunları olabildik mi?
Sefa:        Öğretmenim biz hiç bunları düşünmemiştik. Ne bileyim, hep masal gibi dinledik. Bir film gibi izledik olup bitenleri. Sadece film izledik. Sanki başkalarının dedeleriydi orada savaşanlar. Bizim değil… Çünkü biz kendimize o kadar yabancılaşmıştık ki atalarımız bile yabancıların büyükleri gibi gelemeye başladı.
Öğrt.:      O zaman bu unutmuşluğa, bu kayıtsızlığa, bizi biz yapan değerlere sırt dönmeye dur demeye var mısınız benimle? Yeniden dirilmeye ve içimizdeki ruha yeniden nefes vermeye var mısınız? Tekrar biz olamaya?... Zararın neresinden dönülse kardır değil mi?
Ahmet:    Öğretmenim, artık daha iyi okuyacağız, anlayacağız; yaşayacağız tekrar o günleri ve hep yaşatacağız. Artık tembellik yok, başıboşluk yok, serserilik yok. X
Öğrt.:      O zaman arkadaşlar bizler Yahya Kemal’in de dediği gibi “Kökü mazide olan ati” olacağız değil mi?
Öğrnc.:    Size söz öğretmenim, hepimiz bunun için uğraşacağız!
Öğrt.:   O zaman o günlerde yaşanmış bir olayı hep birlikte hatırlayıp atalarımızın inancına bir daha şahit olalım ve bu dersimizi bitirelim arkadaşlar. Çanakkale Savaşından yıllar sonra anıtlar yapmak üzere yollar açılmaktadır. Kanlı Sırt Kitabesinin olduğu yerde kazı yapılırken bakın neler olur…
Sahne Kapanır
II.    Tablo
 
( Ortada çuvallardan bir siper yapılmıştır.Askerler siper kazmakta,yolu ölçmektedir.3 asker ve üstteğmen sahnededir.Askerler bir yandan da sohbet etmekte,üstteğmen yakınlarında oturmaktadır..)
1.ASKER: Çok değil bundan 50 sene önce buralarda ne fırtınalar kopuyordu.Babalarımız,amcalarımız dedelerimiz Çanakkale’yi düşmana dar ettiler.
II.ASKER : 250.000 cana mal oldu bu. Dile kolay 250.000 genç…Benim amcam da Çanakkale gazisiydi.
Neler anlatırdı neler!Uykusuz,yorgun geceler,aylarca ölümün nefesini ensesinde hissettiği mücadeleler.Çok
zorluklar çekmişler.
III.ASKER: Üstte yok,başta yok…Yarı tok aylarca cenk etmek kolay mı?
II.ASKER: Dünyanın en çetin mücadelelerinden biri olmuş.Amcamın yanında siperde tüm arkadaşları şehit olmuş.O birkaç küçük yarayla kurtarmış.Çok zor savaşmış. Oradan da Kurtuluş Savaşına katılmış,.bir-
çok cephede savaşmış.Ama hiç şikayet etmedi,yıllarca süren zorlu savaşlardan…Bir daha olsa bugün yine giderim,vatana her şeyim feda olsun derdi hep.
1.ASKER:Nerdeyse bahar geldi,şu soğuğa bak.İçim üşüdü valla.Yaman oluyor şu Çanakkale’nin ayazı da rüzgârı da..
ÜSTEĞMEN:Doğru söylersin asker..Çanakkale’nin soğuğu ve ayazı meşhurdur.Baharda bile dayanılmaz olur bazen…Ama Çanakkale Savaşları 1915 Mart’ından 1916 Ocak sonlarına kadar sürdü. Kış ayazını da yedi Çanakkale’de savaşan kahramanlar…Üzerlerindeki incecik elbiseleriyle hem düşmanla   hem soğukla boğuştular.Doğru söylersiniz çok çetin savaşlar oldu bizim bulunduğumuz şu yerlerde de..Aşağıdaki müzede havada birbirini vuran kurşunları görmediniz mi?Nasıl çetin savaşlar olduğunu varın siz düşünün.
III.ASKER:Haklısınız komutanım.Biz de gelmiş bahar ayında soğuktan şikayet ediyoruz.Atalarımızın yaptığının yanında askerlik mi yapıyoruz biz?
ÜSTEĞMEN: Öyle demeyin..Kendinize haksızlık edersiniz.Şu anda savaş çıksa can-ı gönülden katılmayacak mısınız?
ASKERLER (Hep bir ağızdan): Seve seve komutanım.
ÜSTEĞMEN :Bakın siz de o yüce kahramanlar için çalışıyor,onlara lâyık anıtlar yapmak için uğraşıyorsunuz.Kazma kürek günlerdir çalışıyoruz.Ama ne yapsak az onlar için.Şu metreyi getirin de şurayı ölçüp işaretleyelim. ( I.Asker,emredersiniz deyip metreyi getirir.Yan tarafta üsteğmenle I.. asker ölçüm yapmakta işaret koymaktadır.Diğer iki asker de kazma kürek çalışmaya devam etmektedir.İçeriye Çanak kale Gazisi Halil Emmi girer.)
HALİL EMMİ: Selamün aleyküm komutan.Kolay gelsin
ÜSTEĞMEN : Aleykümselam amca, hoş geldin!
HALİL EMMİ: Ben Çanakkale Gazisi Halil...İntepe köyündenim.Duydum ki şehitlerimize anıtlar yapılı yormuş.Duydum geldim hemen.Belki bir yardımım dokunur.
ÜSTEĞMEN : Sağ ol emmi. Sen yapacağını yapmışsın bu vatana..Artık sen dinlen.Onu da biz gençler halledelim izninle..
HALİL EMMİ : Olur mu komutan ?Daha elim kolum tutuyor Allah’a şükür..Her Türk’ün ölene kadar vatana hizmeti devam eder. (Duygulanır.Duraklar….İç geçirir.)Çok arkadaşım,çok komutanım yanımda şehit oldu.Aha şu aşağıda Edincikli Ahmet’le Yozgatlı İsmail ,tam yanımda şehit oldular.Kurşun beni sıyırıp geçti…(İyice duygulanır.) Ne yiğitti ikisi de..Onlar için yapılacak anıtlarda izin ver de benim de emeğim bulunsun.(ağlamaklıdır.)
ÜSTEĞMEN :Tamam emmi,az bir soluklan,dinlen,sakinleş…Otur şu sandalyeye de dinlen..Bakarız birazdan.
(Halil Emmi oturur.Üsteğmen,elini Halil Emmi’nin omzuna koyar,o da duygulanmıştır.II.askerin küreği bir şeye takılır,yanındaki askerle konuşmaya başlar:)
II.ASKER: Küreğim sert bir şeye takıldı.Gel bir bak hele!(Küreğini çuvalların arasında gezdirir,kürek takıl
makta,çalışmamaktadır.)
III.ASKER:Taşa,kayaya takılmıştır.Oynat küreği çalışır o. (II. Asker oynatmaya devam etmekte,başarama maktadır.)
II.ASKER:Olmuyor..Allah Allah! Bir şey var burada…Küreğime takılıp duruyor.Gel şurayı kazmayla az eşeleyelim.(III.Asker,kazmayla eşeler,vurur gibi yapar.) 
III.ASKER:Doğru söylersin bir şey var burada.Elimizle eşeleyelim hele..(Elleriyle toprağı kazar gibi
yaparlar.)
II.ASKER: İşte görünüyor,az kaldı çıkacak.Ha gayret!Aman Allah’ım!Bu bir şehit!Elinde silahı da var.
Demek kazma küreğimiz silahına takılıyordu.(Komutana seslenir) Komutanım,komutanım!Topraktan bir şehit çıktı,.Elinde de silahı var.(Üsteğmen,I .Asker ve Halil Emmi gelirler..Şehide doğru bakarlar.)
ÜSTEĞMEN : Hayret,hiç bozulmamış…Yandan sedyeyi al gel hemen.
II.ASKER : Emredersiniz.(Sedyeyi almak üzere çıkar.).
ÜSTEĞMEN : (Şehide bakar.)Sanki dün gömülmüş gibi.
I.ASKER: Şehidi ne yapacağız komutanım.(Halil Emmi de şehide bakmaktadır.)
ÜSTEĞMEN : Az aşağıdaki şehitliğe götürüp gömelim.(Tutarlar,alıp yerdeki sedyeye koyarlar.Acıklı bir fon müziği çalar)
HALİL EMMİ: Çanakkale Savaşları… …Son kale Çanakkale…. Neler gördüm neler ……Denizden dev gemileriyle,karadan makinelileriyle,gökten tayyareleriyle geldiler,ölüm kusuyorlardı.Mehmetçiklerimiz işte böyle ellerinde,vatan uğruna (bayrağı çıkarır) bu bayrak uğruna tüfekleriyle kahramanca şehit oldular.
ÜSTTEĞMEN : (Askerlere dönerek) Silahını alın da tekrar gömelim.(III.Asker tüfeği almaya çalışır.Sert-
çe çekse de almayı başaramaz.3 asker birlikte denerler,yine de almayı başaramazlar.)
I.ASKER : Komutanım,silahını vermiyor.(Yine tüfeğe asılırlar,ama alamazlar.Şaşkındırlar.)
HALİL EMMİ : Belli ki bu şehit de Allah’ın huzuruna görev başında gitmek istedi komutanım.Mehmetçik
komutanının her emrini dinler.Ona söyle de silahını teslim etsin.
ÜSTEĞMEN: (Hüzünlü bir ses tonuyla) Asker ! Ben Üsteğmen İsmail BAŞOL! Görev bitti ! Silahını teslim et. (Şehidin parmakları açılır.Üsteğmen,silahı alır.Halil Emmi elindeki bayrağı şehidin üstüne örter ve seyircilere dönerek,bayrağı tutup şu şiiri okur:)
 
 
HALİL EMMİ:      

Kartal gibi duruşun
Şanıma şan katıyor.
Dalga dalga vuruşun
Canıma can katıyor
Gülmenin en güzeli
Sana bakarak gülmek
Ölmenin en güzeli
Sana sarılıp ölmek

 (Perde kapanır.Anlatıcı perdenin önüne gelir)
 
 
Öğretmen :Bugün tüm şehitleri anma günümüz.Tarihin derinliklerinde yüz binlerce şehidimiz yatıyor.Trablusgarp’ta,donarak öldükleri Allahüekber Dağlarında,Kurtuluş savaşında, Balkanlar da ,Kore’de, Kıbrıs’ta...Hepsinin ruhları şad olsun….Ayrıca günümüzde ve son yıllarda terör örgütlerince kahpece şehit edilen kahraman subay ve askerlerimizi,polislerimizi,fedakâr öğretmenlerimizi,tüm kamu görevlilerimizi ve masum vatandaşlarımızı da rahmet ve şükranla anıyoruz.Ve onların kanları ve canlarıyla bize emanet ettikleri vatanımızın emin ellerde olduğunu belirtmek istiyoruz.
 
 
                                                                       Yazan: Dursun TARAKCI (I. Tablo)
                                                                       Kaynak:www.edebiyatogretmeni.net/tiyatro_metinleri.htm(II. Tablo)
 
  Bugün 17 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol