Edebiyat
  2011 SİZE DE …
 
SİZE DE …
YETENEĞİNİZE DE ….
UYUTULAN TÜRKİYE
 
OYUNCULAR
Jüri: Hacur KAPLICALI, Rüya KAŞAR, Veli TARHANA
Yarışmacılar: Biri, Ünyeli, Urfalı Kadın, Hajdar, Bip yapan adam, Zart sesi yapan adam
 
Hacur: (İki kişi masada, Hacir ortada) Evet sayın seyirciler yepyeni bir yarışma programı ile karşınızdayız. Taklitlerimizden sakının. Duyuyorum ki bizim gibi böyle Türkiye çapında gezerek yetenek avlayan çakma programlar yapılmış. Siz bırakın onları, bizi izleyin.
Öncelikle sizlere hem jüri üyesi hem de yapımcı olarak önce kendimi sonra da diğer üyeleri tanıtayım. Gerçi siz beni tanıyorsunuz ama… (güler) Ben Hacur KAPLICALI, şov dünyasının aranan ismi ve yapımcısı. Her nevi kutulu kutusuz yarışmalar benden sorulur. Hanım efendi Rüya KAŞAR, kendisini zaten geçmişte yaşadığı skandallardan tanıyoruz. İlk olarak güzellik yarışmasında yaptıklarını buna örnek gösterebiliriz. Daha sonra İsmail Ballıses, Hanju Topal onun aşk defterinde birinci sırada yer aldı.
 
Rüya: Aaa, Hacur şimdi eski defterleri niye karıştırıyorsun. Ben senin geçmişine bakıyor muyum? Daha düne kadar kıytırık spor programları yapıyordun. İki tane kutu açtırdın, ünlü oldun.
 
Hacur: Neyse, karıştırma Rüya Kaşar kardeşim. Reytingleri tavana vurdurmaya çalışıyoruz burada. Seni niye jüri üyesi yaptık? Skandalların olmasaydı burada ne işin vardı? Reyting sayın seyirciler reyting… Ha bu arada üçüncü jüri üyemiz aykırı kişiliği ile Veli Tarhana. İşin aslını sorarsanız onu ben de pek tanımıyorum. İnternette aykırı fotoğraflarını gördüm o yüzden çağırdım. Biraz da küfürbazdır kendisi. Olur olmaz yerlerde küfreder. Anlarsınız ya, reyting reyting…
 
Veli: İnsanlar tercihlerinde hürdür Hacur. Bak kafamı bozma sana da çakarım küfrü. Reklamcıyım ben, hem de iyi reklamcı. Seni tüm dünyaya reklam ederim. Ali Desidero’yu da ben buldum.
 
Hacur: Abi et be! Küfret, reklam et; her şey reyting için,reyting reyting.. İsterseniz yarışmamıza geçelim. Birinci yarışmacımızı alalım. (yarışmacı gelir) Hoş geldin. Bize kendini tanıtır mısın?
 
Biri: Tanıtim, çok yetenekli biriyim. Böyle düşündüğüm için yarışmanıza katıldım. Yeteneğimden yararlanın. Herkes faydalansın. O yüzden geldim.
 
Rüya: Yeteneğin nedir? Bu yeteneğinin nasıl farkına vardın?
 
Biri: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür, rütbe-i aklı eserinde.
 
Rüya: Sen nece konuşuyorsun böyle ayol? Türkçe konuş.
 
Biri: Ben zaten Türkçe konuşuyorum. Bu eski Türkçe. Yani lafa gerek yok, hemen göstereyim. (Elerini bir ağaç gibi açar ve bekler.)
 
Veli: Ee, bekliyoruz. Nedir yeteneğin?
 
Biri: Ee, gösteriyorum ya! Ben çok iyi ağaç taklidi yapıyorum. Böyle saatlerce durabilirim. (güler) Çok yetenekliyim di mi? Evet çok yetenekliyim.
 
Veli: Ulan sana da yeteneğine de…(Yanda duran biri bip sesi yapar.)
 
Hacur: Veli yapma bak, sonunda Rütük bizi kapatacak valla, bir dilim ekmeğe muhtaç olacağız. Söylemedi deme.
 
Rüya: Ben olmadı diyorum. (Çarpı işareti kaldırır. Yandan biri zart sesi yapar.) Yani yeteneğim var diye buraya gelmişsin, sende hiç utanma arlanma yok mu adam? Bu yetenek mi? Senin bu yaptığın bir skandal.
 
Biri: Senin skandalların yanında benimkisi devede tüy. Benim yeteneğim de bu, ne yapayım? Şuna bak, siz sanki çok yeteneklisiniz?
 
Hacur: Hop dur dedik sen kim, bizim yeteneğimize laf etmek kim? Kolay mı sanıyorsun sen 72 milyonu uyutup bu işten para kazanmayı. Bizdeki yetenek kimde var? Reyting reyting…
 
Rüya: Evet, Hacur haklı, yemediğim halt kalmadı, millet hala beni melek sanıyor. El üstünde tutuyorlarsa ben ne yapabilirim? Asıl yetenek bu.
 
Veli: Doğru el üstünde tutuyorlar seni, sokakta bizim Türk erkeği seni bir tek başına yakalasın, sen o zaman gör el üstünde mi tutuyor yoksa…(Bip sesi gelir…)Durun bir konuşturun adamı yahu! Ne diyordum, he ben de hayır diyorum. (Çarpı işaretini kaldırır ve zart sesi gelir.)
 
Hacur: Bence güzel bir ağaç taklidi idi. Belki ileride başka taklitler de yapacak. Onun için ben evet diyorum; ama seni iki hayırla uğurluyoruz.
 
Biri: Şuna bak ya bu nasıl jüri, siz daha kendi içinizde anlaşamıyorsunuz. Bendeki bu yeteneği nasıl göreceksiniz? Daha burnunuzun önünü göremiyorsunuz. Ben gidiyorum. Bendeki yeteneği görebileceklerin yanına gidiyorum. Yeni bir yarışma başlayacakmış, Biri Sizi Özetliyor, ben şansımı orada deneyeceğim.
 
Rüya: Şuna bak, insanlar ne hale geldi. Şöhret ve para için insanların yapmayacağı skandal kalmadı ayol.
 
Veli: Senin gibi mi yani? (Güler)
 
Rüya: En azından senin gibi küfretmiyorum canlı yayında.
 
Veli: Bak şimdi senin ……( Bip sesi gelir.)
 
Hacur: Neyse biz işimize bakalım, reyting durumları nasıl yönetmenim. İyi mi? Yani reytingler düştüyse kavga filan edebiliriz, anlaşamıyor gibi filan yaparız yani. (Uzaktan biri konuşuyormuşçasına dinler.) Tamam şu an reytingler iyi, gerek yok diyorsun. O zaman yeni yarışmacımızı çağırıyorum. (İçeri yeni yarışmacı girer.) Evet, o da geldi. Hoş geldin.
 
Ünyeli: Hoş bulduk. Hepize Ünye’den selam getüdüm. Özellikle saa Rüya Hanım, Beden Eğitimi hocamız Saim KOCAMAN’ın saaa çok selamı var. Seen çok büyük bir hayranınızmış. Buraya geldiğimi duyunca söölememi istedi.
 
Rüya: Ay çok sevindim. Dönünce söyle ona, yanaklarından öptüm.
 
Ünyeli: Söylerim tabii.
 
Hacur: Bize bu akşam nasıl bir yetenek sergileyeceksin. Anlat bakalım.
 
Ünyeli: Ben size bu akşam bi şiir okicam. Bu şiir tüm karşılıksız sevenlere gidecek. Şiirimin özelli Ünye ağzıynan yazılmış olması. Ben de orcinalliğini bozmadan okicam.
 
Veli: Dinleyelim o zaman.
 
Ünyeli: Okim bak iyi dinnen.
 
seni gördüm ilk günden bu yanı
galbim fındık patozu gibi gürül gürül gürüldi
seni ilk ne zaman gördüm bilin mu
bıldır bu vakıtlar
hevüle bi yaz mevsimiydi
fındığa da 15 gün ya var ıdı ya yoğ udu.
benim anam amele başıydı bilin da!..
amele aridı, anamınan sizin gapıza geldük
anam senin anan benümnen baççeye gelümüsün diye sordu
anan da gelürük dedi
avunnar avurda gonuşukene sen içerden gafan uzattın anan yanı sıra
ben seni gördüm, seni görü görmez ne oldu bilin mu?
diim saa noldu?
hani harmanda serülü fındık vardur ya, gavsak fınduk
hani o gavsak fındun üzerinde yürürkene ayaan gayar da
gıçın üstüne cöppedek oturusun ya
aynen hevüle hissettüm gendümü
seni görü görmez gendü gendüme ne didim bilin mu
vay baban mezarına toprak dolddurim u neydi gı töööbe
 
sona seninle arkadaş olduk
fındık başladu daha bi gaynaşduk seninle
sa ööle hastaydim ööle hastaydim ki
hep saa torpil geçidim baççada
ince dalları sa toplatidim
galın dalları Emriye ingenin oolu var, İsmayil
una toplatidim.
bi gün aanaştuk sennen
öğlen yemenden sona yeni gircemiz baççada
ameliyi baççanın okarı yanından başlatcaadım
ben de baççanın altında seni beklicedim
sen gelincik nolcakdı?
öpüşüm goklaşcuuduk
aynen havüle de yaptım
ameliye baççenin ukarı yanından sıra dutturdum
ben de baççanın altı yanına indim seni beklidim.
ya 10 dk. oldu yok, 20 dk. oldu yok, bi saat oldu yok
gine yok gine yok, sen gelmin
en arında varıp ukarı çıktım baktım ki bi de ne görim?
agaam, sen çoktan sırayi başa vurmuşun.
senin aazan davun çıksın emi, gavurun çekip çıkarttuu seni
ben tallanın aşasında seni gelcen diye mal pisli gibi beklim evüle
sen, ben bekliken ukarda sırayı başa vur.
felemi şaşurttun ba felemi, felemi.
 
bi gün gine seni düşünidim böle, araba süridim
cüri sapaana gadar giccedim
böle senü düşüne düşüne dalmışım
gendüme bi geldim ki u heyyyy Samsun’a gada varmuşum
ula andıra gorum böle savdanın ha
yolu molu şaşurttu baa iyi gine
 
sona bi gün saa yine didim ki:
seni istetim anandan babandan
evlenek dedim
undan sona sen benden gaçmaya başladın
telefonlarıma çıkmin, em esende cuvap vermiin
mesaj atim geri dönmiin
niye böle yipiin, anliyamidim
bi gün avu boklu derenin sırasında
avu yeni yapılan köprü var a selden sona
lastik fabrikaları vardı önceden avura işte
orda senin bacın gördüm seni sordum
baa ne cüvap verdi bilin mu?
ablam dedi üç senedür nişanlı
iki ay sonra da dünü var dedi
gız var aaa
Allah seni depen üstüne dike
Allah saa gaşıncak tırnak vermiye
kürek gafalunun gızı seni
eşşşek govalıyaasıca
avunu baa nası yaptın gı?
ben sa u gada torpil geçmedim avu fındık baççalarında
bi dedün iki etmedim, her dedün yapmadım mı?
çakırtepe’de pide yicük dedün yemedük mü?
tıkıloğlu kafade otcam dedün otumaduk mu?
belediye sinemasında sinamaya gitcem dedün gitmedük mü?
urıya da gitdük aazına davun çıktu, urıya da gitdük.
 
Hatırlimun, Çakırtepe’de pidenin yavını üzeren döktün
U zaman ben saa çolapa, pıraça dedim mi?
demedim, gırmızı eten var ıdı bi dene
gırmızı eten üstüne mavi bi penye giydidün
aynen sonadan görmeler gibi
gine sesitmedim
elinen bunun garuşturdun
sona elin pislini üsten başuan sürdün gotanalar gibi
gine sesitmedim
emme sen baa ne yaptın?
haabunları yaptın emi
Allah seni depen üstüne dike he
Allah seni depen üstüne dike he
başka da bi şey demim!...
 
Hacur: Sen ne yaptın böyle, deldin geçtin içimi. Bu ne aşkmış? Ben sende gelecek görüyorum ve ileride çok güzel şiirlerle programımıza reyting… şey pardon renk katacağına inanıyorum. Evet diyorum.
 
Rüya: Bana getirdiğin selam için teşekkür ediyorum ve onun hatırına evet diyorum.
 
Veli: Bu ne yaa… Böyle şiir mi olur. Başlarım böyle şiire de… Sevgiye de… (biiiiipppp sesi gelir) Ben hayır diyorum.
 
Hacur: Seni iki evetle gönderiyoruz. Yolun açık olsun, üzerine yıldızlar yağsın.
 
Rüya: (Sesli bir şekilde yanlış yaptığını ima edere…) O son söylediğin bu yarışmada söylenmiyor. O başka yarışma formatı içindi. Şarkı yarışması için.
 
Hacur: Ha öyle miydi yav, neyse canım reyting reyting… Sıradaki yarışmayıcıyı alalım.
Bu sırada ilginç kıyafeti ile Arif Gafur gelir.
 
 
Arif: İyi günler, nasılsınız?
Rüya: Aaa, tipe bak; sanki hapisten yeni çıkmış… Buraya gelirken de elektriğe kapılmış gibi.
Veli: Çatlak mısın oğlum. Ne bu hal? Tımarhaneden yeni mi çıktın ulan sen?
Arif: Yok ben sihirbazım. Bu da tarzım. İmaj meselesi. Sizi ve tüm Türkiye’yi büyüleyeceğim. Herkes kedinden geçecek.
Veli: Ne o lan bizi kendimizden geçirip ondan sonra da hadi bakalım üstünüzdekileri çıkarın mı diyeceksin?
Arif: Yok abi estağfirullah. Siz uyurken ben köşeyi döneceğim. En kolay para kazanma yolları aynı zamanda en fazla para kazanma yollarıdır.
Rüya: Ay sen benden de yaman çıktın. Senin adın ne bakayım?
Arif: Arif efendim, Arif Gafur. Benim ailem bundan 1500 yıl önce Orta Asya’nın steplerinden para sıkıntısı çektikleri için umudun ülkesi Amerika’ya göç etmiş. Sürünmüş, dilenmiş, aç kalmış, bazı akrabalarımız sokakta donarak ölmüş. Yeşil kart alabilmek için yıllarca didinip durmuş. İşte ben… İşte bu ben… Fakir ama gururlu, aslı nesli Türk olan bu onurlu genç işte o zaman kısa yoldan zengin olmaya karar verdim. Tam Amerika’da piyasa yapacakken orada çıkan kriz, beni kötü etkiledi. Baktım Türkiye krizden en az etkilenen ülkelerden biri ben de aslıma dönmeye karar verdim. Nasıl olsa burada uygun ortam var. Kartel medya tarafından zaten uyutulan halkın, uyutulmaya devam ettirilmesi o kadar da zor değildi. İşte şov dünyasının aranan ismi olacak bu insan karşınızda. Arif Gafur.
Hacur: Sende ilginç bir şeyler var. Çok farklı… Böyle nasıl desem, ilginç bir sunumun var. Öyle değil mi Rüya.
Rüya: Ha evet çok ilginç bi tip. Ah bundan 20 sene önce çıkacaktı da karşıma, işte ben o zaman ne yapacağımı bilirdim bu gence.
Veli: İşte sen ne yapardın o zaman? Ha ne yapardın? Bir bu masum genç eksikti ajandanda.
Rüya: Aaa, sen ne ima etmek istiyorsun bakayım? Ben sadece elinden tutar hedeflerine ulaşması için ona yardımcı olurdum diyecektim.
Veli: Sadece elinden mi tutardın? Ben buna gülerim işte…
Hacur: Abi devam et reytingler tavan yaptı. Paranın anasını ağlattık bu akşam!.
Rüya: Ayy Hacur, adam bana sataşıyor, sen hala reyting derdindesin.
Hacur: İyi de ben sizi zaten niye çağırdım ki buraya? Memleketi kalkındırmak için burada değiliz herhalde. Kendimizi kalkındıracağız.
Arif: Aranızdaki tartışma bittiyse ben gösterimi anlatmak ve sunmak istiyorum. Biraz da biz yolumuzu bulalım lütfen, değil mi?
Veli: Sen ne yapcaksın, nasıl şaşırtacaksın bizi? Anlat bakalım.
Arif: Şimdi şöyle olacak. Ben size şu kâğıtları dağıtayım. Bu kâğıtlara aklınızdan geçenleri yazacaksınız ve şu arkadaşa vereceksiniz. Ben ne yazdığınızı bilmeyeceğim. Bu da kutumuz, bunun içinde tuvalet kâğıdımız var. Rulo halinde.
Veli: Tuvalet kâğıdını ne yapacaksın? Ne yani işin bitince bir de üstümüze sifon mu çekeceksin.
Arif: Yok abi, yani öyle şey olur mu? Altın yumurtlayan tavuk kesilir mi?
Veli: Bir de tavuk oldu anası (biiiiiiiipppppppp). Oğlum bi durun yaaa. Satayım diyecektim satayım. Sizin yüzünüzden seyirci de beni yanlış anlayacak.
Hacur: Sen devam et abi.
Arif: Şimdi bu kutunun içindeki tuvalet kâğıdının üzerine, siz kâğıtlarınızı yazarken sizin aklınızdan geçenleri ben de tüm güçlerimi kullanıp metafizik ilminden de yararlanmak suretiyle geçireceğim. Sonra da birlikte açacağız.
Rüya: Eee, ne olacak peki?
Arif: Keder bu belli olmaz.
Rüya: Kahkayı basar. Kader olmasın?
Arif: Olabilir, Türkçem o kadar iyi değil. Malum atalarım 2000 sene önce Mezopotomya’nın (Veli sözünü keser.)
Veli: Bi Dakka bi Dakka… O 1500 sene önce Orta Asya’nın stepleri değil miydi?
Arif: Seni seni… gözünden de bir şey kaçmıyor. Yani evet, anlattığınız daha sonraydı. Yani benim atalarım önce Mezopotomya’daymış da sonra Orta Asya’ya, oradan da Amerika’ya filan, böyle işte…
Hacur: Tamam o zaman uzatmayalım da başlayalım. Ben bu işin sonunu çok merak ediyorum.
Arif: (Kâğıtları dağıtır.) Ben kâğıtları dağıtayım. (Yerine geçer ve bekler bu arada kalp sesi gelir ve kâğıtlar yazılarak yandaki elemana uzatılır.)
Hacur: Her şey hazır herhalde. Artık tuvalet kâğıdının bulunduğu kutuyu açalım.
Arif: Hacur Bey, kutumu sizin açmanızı istiyorum. Belki siz açarsanız içinden 500 bin çıkar belli mi olur?
Hacur: Açayım tabii, benim için büyük zevk… 3 ten geriye sayıyoruz. 3–2–1. Açtım. Üzgünüm, sadece tuvalet kâğıdı çıktı, üstelik ekonomik paket.
Arif: Buna da şükür, yani Ankaralı Turgut’un dediği gibi nah çıkmadı ya. Gösterimiz için bu tuvalet kâğıdı da yeter. Arkadaşım sen şunun bir ucundan tut. Evet, sizin kâğıtlarınızı elinde tutan arkadaş okusun. Önce Veli Bey ne yazmış bakalım.
Biri: Veli Bey şunu yazmış: “Şu yarışma bitse de gitsek …(biippppp)
Arif: Açalım. (Aynısı tuvalet kâğıdında çıkar.)
Hacur: İnanamıyorum. Büyülendim, çarpıldım. İçime cin girdi. Söyleyecek söz bulamıyorum. (Biraz bekler) Ama veli abi yani canlı yayında da böyle şeyler düşünülmez ki!
Veli: Neee, canlı yayında mıyız?
Hacur: Rezil olmadık inşallah.
Rüya: Arifcim, mükemmeldi, perfect, harika. Yani tek kelime ile çok muhteşem bir şey.
Veli: Rüya, şimdi bu tek kelime mi oldu? Ne yani şimdi bu sizin tepkiniz. Adam yatın yere 50 şınav çekin dese çekeceksiniz. Bu ne ya?..
Arif: Çok teşekür ederim Hacur Bey ve Rüya Kaşar Hanımefendi. Şimdi de Hacur Bey’in yazdığını okuyalım.
Biri: Hacur Kaplıcalı şunu yazmış: “Program 15 dk. rötarlı bitecek. Darphane gibi çalışıyoruz dinime imanıma!”
Arif: Açalım. (Aynısı tuvalet kâğıdında çıkar. Ünlem unutulmuştur.)
Hacur: Aman Tengrim, yok artık. Olamaz inanamıyorum. Bize büyü mü yaptın?
Rüya: Artık bir şey diyemiyorum yani pes doğrusu…
Veli: Uyuyor musunuz siz yav… Baksanıza ünlemi unutmuş. Senin dil ve anlatım hocan kimdi?
Arif: Evet, Veli Bey haklı. Açıyoruz. (Kusura bakma Dursun Hocam, ünlemi unutmuşum.) (!)
Hacur: Artık, artık diyecek söz bulamıyorum. Nutkum tutuldu. Harikasın.
Rüye: Yani kendimden utanıyorum. Çünkü birazdan 72 milyon az önce aklımdan geçenleri öğrenecek gibi görünüyor. Bu bir skandal herhalde.
Veli: Önemli değil, bu ülke senin ve senin gibilerin nice skandalına tanık oldu. Bunu izler ve bir süre sonra unutur.
Arif: O zaman şimdi Rüya Hanımın yazdığını okuyalım.
Biri: Rüya Kaşar Hanım şunu yazmış: “Ay şu Ünye’den mesaj gönderen delikanlı yakışıklı mı acaba? Dur, en iyisi ben şu yarışmacıdan telefonunu alayım!”
Arif: Açalım. (Aynısı tuvalet kâğıdında çıkar. Rüya önce kafasını masaya koyar sonra kahkaha atarak konuşmaya başlar.)
Rüya: Ayol utandım kendimden, ama napim bir an dayanamadım ve nefsimin kurbanı oldum. (Kahkaha atar) Nerden bilirdim bu ucube görünümlü çocuğun aklımdan geçenleri okuyacağını?
Hacur: Neyse biz işimize bakalım. Sırada bakalım ne varmış…
 
Komedi dans üçlüsü gelir. Üç erkek içeri müzikle girerler ve çıkarlar.
 
Hacur: Vay be! Geldikleri gibi gittiler. Eğlendik ama değil mi? Ne diyorsunuz? Evet mi hayır mı?
 
Rüya: Ne o canım evet mi hayır mı? Anayasayı mı oyluyoruz. Memleketi kurtarmıyoruz ya. Altı üstü bir yarışma… Zaten gelmeleri ile gitmeleri bir oldu. Yolları açık olsun.
 
Veli: Başlayacam şimdi. (Biiiippppp) Sen de iki de bir bipleyip durma. Daha küfretmedim ki.
 
Biipçi: Pardon abi ben seni yine kayacak sandım. Alışkanlık işte.
 
Veli: Bunlar zaten gitti sıradaki gelsin.
 
İçeri köylü kıyafetli bir kadın girer.
 
Urfalı Kadın: Selamın aleyküm.
 
Hacur: İyi akşamlar iyi akşamlar. Sizi tanıyalım.
 
Urfalı Kadın: Beni niye tanıyacaksız ki, ben ismimle del yetenemle ön plana çıkmak istiyem.
 
Rüya: Allah Allah… Bak bi hele, yeteneğiyle ön plana çıkacakmış. Bu ülkede ön plana çıkacaksan sansalyonel işler yapacaksın. Herkesin ak dediğine sen kara diyeceksin. Gerisi hikâye.
 
Urfalı Kadın: Vıyy, ele demek. O zaman ben siye çok ahlaklı çok hanfendü mü diyecem.
 
Veli: Hadi uzatma da bize yeteneğini göster.
 
Urfalı Kadın: Ben bu şiirimi beni bırakıp Alamanyalara giden ve beni unutan kocam Cemo’ya itaf ediyem.
 
Cemo derdin biye söylemek haram
Miggin tahir ile sarayim yaram
Uyy dedim bekledim nerdesen agam
Gittin de dönmedin namıssız seni

Elimin ginasi bögrümde galdi
Basimin yazmasi yüzümde soldi
Bende bir ellerde dört çocug oldi
Neye gittin gelmedin namıssız seni

iki baş öküzle üç dönüm tarla
Üç kuruş bes kuruş sarip sarmala
Kör bogaz doyardi iki logmayla
Alaman neyine namıssız seni

He he arada bir mektubuda geliyir
Ese dosta selam sabah ediyir
Anasinin ellerinden öpiyir
E beni unuttun mu namıssız seni

Ehmo sorar aney babam hanidir
La bu dünyada bizim gibi fanidir
Agam arvat erinin sag elidir
Ellerin girilaydi namıssız seni

Eyvana doguma tezgahi gurdum
Her ilmegi hasretimden dem vurdum
Ben cennete degismezken öz yurdum
Yaban ele sattin beni namıssız seni

He biliyem sen orda cog ehvansen
Allah biliyi kimseleri görmezsen
Eyşo, Eyşo bu can siye gurban deridin
Canin çiksin emi namıssız seni

Uyy aney uyy ataşlara yaniyem
Urfa sıcak damda sabah ediyem
Yıldıza rüzgara adin veriyem
Agrep sogsun emi namıssız seni

Yufka açtim göz göz oldu üregim
Gazan kebabiynan kebap cigerim
Çiküfteye gattim derdim kederim
isotsuz kal emi namıssız seni, namıssız seni

Çog söyledim artik dilim dönmüyor
Ne bileyim cahil aglim ermiyor
Gene erim dogrusunu biliyor
Geliver artig be namıssız seni

Gurdun gusun yani yavri dolusti
Devran döndü burda her sey degisti
Ula bin yil sonra harran suya gavusti
Bize de gavusmag yok mi namıssız seni
Namıssız seni, namıssız seni
 
Hacur: Bu şiir tutar, ben evet diyorum. Siz ne dersiniz?
 
Rüya: Ben de evet diyorum. Bu kadın bana meslek hayatımın ilk yıllarını anlattı. Oynadığım filmler geldi aklıma.
Veli: Hay sizin (Bipppp)… Ya bi sus kardeşim bi sus yaaa.. Şimde sana da (Bipppp) Tamam ben de evet diyorum.
Hacur: Seni üç evetle gönderiyoruz. Yolun açık olsun. Reyting reyting…
Urfalı Kadın: Soğ olasaz. Namıssızlar sizi, kalın sağlıcaklan.
Hacur: Allah Allah, kadın bize golü attı öyle gitti emi! Biz sıradaki yarışmacıyı çağıralım. (İçeri Hajdar girer. İlginç kıyafeti ile jürinin karşısına çıkar.) Evet, ilginç bir tiple daha karşı karşıyayız. Sizi tanıyalım.
Hajdar: Adım Hajdar, arkadaşlarım bana kısaca kaldırım mühendisi der. Buraya birinci olmaya geldim. Buradan herkese selam. Amacım kısa yoldan zengin olmak. Onun için da ya topçu ya popçu olmak gerekiyor. Topçu olmayı denedim, olmadı. Ben de popçu olmaya karar verdim.
Veli: Sen bu kafayla gidersen çok dayak yersin. Seni de önce ben döverim. Ses yoksa eğitim yoksa nasıl popçu olacaksın. Oranı buranı göstersen sana kim bakar?
Hajdar: Siz bir sanatçıya böyle diyemezsiniz. Beni dinlemeden yargılayamazsın. Ben buraya şarkımı söylemeye geldim.
Rüya: Evet, bence onu da dinlemeliyiz. Bu millet kimleri sanatçı diye dinlemedi. Nere mi nere mi, kırcan mı belimi… Ben bile şarkı okudum. Bu millet dinledi.
Hacur: O azman Kaldırım Mühendisi kardeşimiz Hajdar’ı dinliyoruz.
Hajdar: Sağ olun. Teveccüh gösterdiniz. Söylüyorum.
Nane nane nane nan nane nane x 2
Nane şekeri bu ne bahane
Şahaneyim şahane bundan sana ne
Yıldız kaydı gökten yürek yandı birden
Unutamadı sende unutamadı alem
Nane nane nane nan nane nane…
Veli: Kes kes, bu ne böyle. Sen buna şarkı mı diyorsun?
Hajdar: Tamam bi başka şarkım daha var, onu söyliyeyim.
Şurup gibiyim şurup
turp gibiyim turp turp
ben ateş sen barut Hmmmm
öptüm seni şap şup
şap şup
şap şup
şap şup
ha şap
Ha şup
Veli: (Yandakilere işaret eder.) Tutun atın şu adamı dışarı. (İki kişi Hajdarı dışarı atar.) Şuna bak bir de utanmadan popçu olmak istediğini söylüyor.
Hacur: Sakin ol Veli Tarhana kardeşim, biz işimize bakalım. (Elini ovuşturur.) Reytingler tavana vurdu dinime imanıma. Voleyi vurdun oğlum Hacur yine. Gelsin paralar. Uyusun Türkiye!.. Eh, biz sıradaki son yarışmacımızı çağıralım. Bu arada sevgili seyirciler sizler de kontöre kıyıp sms atın. Tuttuğunuz yarışmacıya oy verin ki biz de biraz para kazanalım.Evet, seçtiğimiz yarışmacılardan hangisine oy vermek istiyorsanız telefonlara sarılın. Sonuçlar şimdi gelecek bana. Ve evet geliyor. (Bir kişi elinde sonuçla gelir.) Zarfı açıyorum. Birinci… Birinci… Birinciyi seneye açıklayacağız. O zamana kadar reklâmdayız. “Size de …Yeteneğinize de …. Uyutulan Türkiye” yarışmasının sonuna geldik. Sizi eğlendirdiğimizi umuyoruz. Yani eğlenmek varken dünyada kriz varmış, çevremizdeki ülkelerde iç savaş çıkmış, her gün binlerce insan ölüyormuş, darbeymiş, faili meçhul cinayetler varmış …. Aman bize ne canım. Biz yeteneklerimize bakalım, uyutalım uyuyalım. Önemli olan birilerinin -yani bizim- parayı, şöhreti bulması değil mi? Reytingden başka her şey boş, hepiniz hoşçakalın hoş…
Not: Oyunumuzdaki tüm kişi ve kurumlar kurmacadır. Gerçekle bir ilgisi yoktur. Şiir alıntıdır.
 
 
 
                                                                                                          Dursun TARAKCI
                                                                                              Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
 
  Bugün 30 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol