KİMSENİN GÖRMEDİĞİ YER
Mekan : Olay bir sınıfın içinde geçer.Sıralar,tahta vb. eşyalar vardır.
Oyuna Başlama: Sınıf içinde 4 öğrenci bulunmaktadır.Bunlardan biri ders çalışırken diğer üç öğrenci haylazlık yapmakta ve birbirlerine kağıt atmaktadır.Tahtada Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ismi yazmaktadır.Öğretmen gelmeden önce Abdullah konuşur.
Abdullah :Arkadaşlar yapmayın,bu kağıtları ziyan etmeyin!...Bu kağıtlar için kim bilir kaç tane ağaç kesiliyor. Hem geçen derste yeni işlemiştik israf konusunu,bunu biliyorsunuz.
Ali :Aman sen de…Ne olmuş yani iki-üç kağıt buruşturup atmışsak?…
Ercan : Sen eğlenceden ne anlarsın!
Abdullah :Ama arkadaşlar bu ülkede milyonlarca öğrenci bizler gibi eğitim-öğretim görüyor. Herkes böyle düşünürse birkaç kağıttan ne olur?” derse o zaman herhalde memleketimizde ağaç kalmaz.
· Bu sırada Mustafa isimli öğrenci kapının yakınına giderek dışarı bakar ve öğretmenin geldiğini haber verir. Durumları dağınık olan öğrenciler kendilerine çekidüzen verirler.Mustafa konuşur:
Mustafa :Arkadaşlar Din Kültürü öğretmenimiz geliyor.(Yerine geçer)
· Öğretmen içeri girer ve öğrencilerini selamlar.
Öğretmen :İyi dersler arkadaşlar!...
Öğrenciler :Sağ olun öğretmenim.(Hep birlikte söylerler.)
Öğretmen
Sınıf içinde dolaşır,bu arada yerleri kontrol eder ve kağıtları da işaret ederek konuşmaya başlar.) Buyurun,oturun bakalım arkadaşlar.Nasılız bakalım bugün?Bir yaramazlık yok ya inşallah! Yalnız sınıfınızı biraz dağınık görüyorum.Hani derler ya “Aslan yattığı yerden belli olur!”. Herhalde böyle bir sınıf biz Müslümanlara yakışmıyor olsa gerek. Daha önce üzerinde durmuştuk,peygamber efendimiz temizlik hakkında ne buyurmuştu?
· Abdullah parmak kaldırır.Cevap verir:
Abdullah :”Temizlik imandandır.” İmanı olan bir kimse buna göre temiz olmalıdır öğretmenim. Benim kalbim temiz,diyerek kendini kurtaramaz.
Öğretmen :Aferin Abdullah!Anladığım kadarıyla sen bu sınıf kirletme işine karışmamışsın.
Abdullah :………..(Başını masumca eğer ve sessiz kalır.)
Mustafa :Affedersiniz öğretmenim,biz sadece biraz eğlenmek istemiştik.
Öğretmen :Tabii ki eğlenmek sizlerin hakkı.Yalnız bunu yaparken başkalarına rahatsızlık vermek,onların haklarına saygı duymamak herhalde eğlencenin tarifi olamaz,değil mi?
Ali :Haklısınız öğretmenim,sizden çok özür dileriz.
Ercan :Öğretmenim,eğer izin verirseniz hatamızı telafi etmek istiyoruz.Kağıtları toplayabilir miyiz?
Öğretmen :Tabii ki!...
· Öğrenciler kağıtları toplayarak çöpe atarlar.Abdullah da onlara yardım eder.Toplama işi bittikten sonra öğretmen konuşmaya başlar.
Öğretmen :Abdullah,sen kağıt atmamıştın ;ama görüyorum ki sen de onlara yardım ettin!Bunun sebebi ne?
Abdullah :Evet öğretmenim,sizin de dediğiniz gibi arslan yattığı yerden belli olur.Ben yaşadığım yerin böyle kalmasına kayıtsız kalamazdım.Hem,onlar benim arkadaşım.
Öğretmen :Tekrar sana bir aferin daha Abdullah.Sen çok iyi bir insan olacaksın.Evet çocuklar,hatanın neresinden dönülürse kardır.Bu nedenle hepinizi kutluyorum ve tabii ki özellikle seni Abdullah…
· Abdullah başını öne eğerek karşılık verir.
Öğretmen :Artık bu meseleyi hallettikten sonra bugünkü konumuza geçebiliriz. Çocuklar bu derste dinimizin adalet anlayışını öğrenmeye çalışacağız.adalet deyince acaba sizlerin aklına ne geliyor?
· Öğrenciler birbirlerine bakışırlar.Bu sırada Abdullah parmak kaldırır.
Öğretmen :Evet Abdullah,söyle ne acaba adalet?
Abdullah :Hocam,insanın diğer insanların haklarının başladığı yerleri bilip buna göre davranışlarına çeki düzen vermesi,haklıya hakkını ne olursa olsun teslim etmesidir.Makam ve mevkisine göre değil de haklarına göre hareket etmesidir.
Öğretmen :Teşekkürler Abdullah,adalet haklıya hakkını vermektir.Her ne şartla olursa olsun.
Mustafa
Parmak kaldırarak ayağa fırlar.)Evet öğretmenim,geçen bir kitapta okumuştum.Hz. Ömer –İkinci halife- insanlara hep eşit yaklaşırmış.Nerde,ne şartta olursa olsun insanlara hakkını hep verirmiş.Hatta bir keresinde torunlarına pişirecek yiyecek bulamadığı için onları kandırmak amacıyla taş kaynatan bir nineyi gördüğünde,sırtında onlara un getirmiş.Bir devlet başkanı olmasına rağmen.Bu beni çok etkiledi hocam.
Öğretmen :Evet çocuklar Hz. Ömer’in adaleti herkesçe bilinir.O kadar dikkatlidir ki bu konuda,kendi özel işlerinde kullandığı mum ile devlet işlerini yaparken kullandığı mumu ayıracak kadar hassas bir hayat yaşamıştır.
Ercan
Parmak kaldırır.)Hocam,ben de Fatih Sultan Mehmet ile ilgili bir yazı okumuştum.Fatih Sultan Mehmet işini yanlış yapan bir Yahudi mimarın elini kestiriyor ve mahkeme durum intikal edince mahkeme de Fatih Sultan Mehmet’in elinin kesilmesine karar veriyor;Fakat karar uygulanacağı sırada Yahudi adalet sistemine hayran kalarak davasından vazgeçiyor.
Öğretmen :Bu tür örnekleri tarihimizden bulup anlatmak mümkün çocuklar.Bunlar bize gösteriyor ki ne kadar adil davranışlar sergilersek hayat o kadar güzel ve yaşanılacak bir hale gelir.Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da birçok kavimi bir arada tutabilmesinin hikmeti buradan gelir.Osmanlıdan sonra bölgenin paramparça oluşunu tarihten görüyoruz.
Ali
Parmak kaldırır ;ama biraz da tereddüt içindedir.) Hocam bu konuyu işledikten sonra bir şey kafama takıldı.Siz sanki biraz Abdullah’ı bizden daha fazla seviyor;ona daha fazla değer veriyor gibisiniz. Bu,acaba bahsettiğiniz adalet anlayışına sığıyor mu?
Öğretmen
Bir iç geçirir ve masasına dönerek yerine oturur.Sonra konuşmaya başlar.) Evet Ali,aslında çok güzel bir soru sordun.Sorduğun soru adaletin uygulanış biçimi ile alakalı bir soru.İsterseniz bu sorunu konuşarak değil de uygulama yolu ile çözmeye çalışalım.(Ayağa kalkar ve cebinden çıkardığı dört tane çikolatayı sıra ile öğrencilere dağıtır.)Şimdi çocuklar sizlerden şunu istiyorum:Herkes elindeki bu çikolataları hiç kimsenin ama hiç kimsenin görmediği bir yerde yiyip hemen gelecek.Bakalım en gizli yerde yemeyi kim başaracak ve kim acaba ilk gelecek.Biz de Ali’nin bahsettiği sorunu bakalım giderebilecek miyiz?
Ali :Hocam ben bu işten pek bir şey anlamadım ama….
Öğretmen :Anlayacaksınız…Hadi şimdi dediğimi yapın!
· Öğrenciler çıkarlar ve öğretmen seyirci ile konuşmaya başlar.
Öğretmen :Biz insanoğlu nedense Allah’ın işine karışmaya bayılırız.Bunu dedik de aklıma Nasreddin Hoca’nın bir fıkrası geldi.Dilerseniz anlatmak istiyorum.Hoca Bir gün kırda bir ceviz ağcının gölgesine uzanmış bir haldeyken biraz ötede bir kabak görür ve şöyle der:
_Allah’ım küçücük bitkiye kocaman bir meyve bağlamışsın;ama şu kocaman ceviz ağacına küçücük bir meyve vermişsin.
Bunu dedikten sonra Hoca Efendi uykuya dalar.Bir müddet sonra rüzgarın etkisiyle dalından kopan bir ceviz Hocanın tam kafasına düşmesin mi?Hoca heyecanlı uyanır:
_Tövbe ya Rabbi,ben hata ettim.Senin işine karıştım.Eğer kafama düşen bir ceviz değil de bir kabak olsaydı halim nice olurdu?
Herhalde meseleyi anladık.Allah kimine az verir kimine çok;malı da derdi de.İyiyi veya kötüyü de.Bu insanın taşıyabileceği yükle alakalı.Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Biz kimseye taşıyamayacağından fazlasını yüklemeyiz.” buyurmuyor mu?....Sanırım gönderdiğimiz öğrenciler de geliyor.Bakalım ne olacak?
· İçeri ilk olarak Ali girer.
Öğretmen :Ne oldu Ali,verdiğim işi yapabildin mi?
Ali :Öğretmenim siz dersiniz de ben yapmam mı?Aşağıya kalorifer dairesine indim ve her tarafı iyice kontrol ettikten sonra çikolatayı bir güzel yedim.Hocam çikolata da çok güzelmiş hani!
Öğretmen
eki,tamam yerine oturabilirsin Ali.
· Ali yerine otururken içeri Mustafa girer.
Öğretmen : Ne oldu Mustafa,sen verdiğim işi yapabildin mi?
Mustafa :Evet öğretmenim,çikolata da çok güzeldi.Tavan arasına çıktım ve kontrolümü yaptıktan sonra bir güzel yedim.
Öğretmen
eki,tamam yerine oturabilirsin Mustafa.
· Mustafa yerine otururken içeri Ercan girer.
Öğretmen : Ne oldu Ercan,sen de yapabildin mi verdiğim görevi?
Ercan :Yapmam mı öğretmenim,o güzelim çikolatalı yemeden gelir miyim hiç?Okulun yanı başındaki boş arsaya gittim ve bir taşın arkasına gizlenerek görevimi yerine getirdi
Öğretmen
eki,tamam yerine oturabilirsin Ercan.
· Ercan yerine otururken içeri Abdullah girer.Yalnız üzgündür ve elinde bir şey gizlediği belli olmaktadır.
Öğretmen :Hayrola Abdullah,biraz üzgün görünüyorsun.Yoksa verdiğimiz işi yapamadın mı?
Abdullah :Evet öğretmenim,verdiğiniz görevi maalesef yerine getiremedim.
Öğretmen :Niye olduğu bize açıklayabilir misin?
Abdullah :Hocam,okulda ve etrafında gitmediğim yer kalmadı.Kalorifer dairesi,çatı katı,bahçedeki taşın arkası…her yere gittim. Etrafı kontrol ettikten sonra tam da çikolatayı ısıracağım zaman bizi her yerde gören ve gözeten Allah geldi aklıma. Anladım ki kimsenin görmediği bir yer yok hocam! Buyurun çikolatanızı,koyduğunuz şartı yerine getiremedim.
Öğretmen :Al onu,bu senin hakkın.(sonra diğer öğrencilere döner.)Evet arkadaşlar demek ki hak denilen şeyi insanın kendi belirliyormuş.Adalet de buna göre tecelli ediyormuş.Şimdi Abdullah’ın niye sizden daha fazla bir ilgiyle karşılandığını anlıyor musunuz.Sizinle ona eşit davransam asıl o zaman haksızlık etmiş olmaz mıydım.
Ali :Öğretmenim,ben…şey…sizden özür diliyorum öğretmenim.Beni affedin.Bundan sonra daha dikkatli olacağız. Değil mi arkadaşlar?
Mustafa :Evet hocam,biz hak etmeye çalışacağız.
Ercan :Anladık ki insan hakkettiğini görüyor.Size teşekkür ederiz öğretmenim bize bunu gösterdiğiniz için.
Öğretmen :Anlaşılan o ki sizlerin de yardımı ile bugünkü dersimizin amacına ulaştık.Bana yardımcı olduğunuz için sizlere teşekkür ederim.Hepinize iyi dersler!
Öğrenciler
Hep birlikte ayağa kalkarak)Sağolun.
Öğretmen çıkar ve öğrenciler neler öğrendik edası ile yerlerine oturur.Perde kapanır.
Senaryo:Dursun TARAKCI
Türk Dili ve Edebiyatı Öğrt.