Edebiyat
  MAHKEME SALONU
 
MAHKEME SALONU
 
Dekor: Hâkim masası, avukat masası, savcı masası, yazıcı masası ve üzerinde bir daktilo.
 
Oyuncular: Hâkim, Avukat, D.Avukat, Savcı, Cinayet Zanlısı, T.Gerizekalı, Suçlu, Asker, Yazıcı, Kılıbık, Hırsız, Doktor
 
Oyuna Başlama: Hâkimin anons edilmesi ile oyun başlar. Hâkim sert mizaçlı biridir ve yüzü genel olarak asıktır.
 
Mübaşir: Dikkat! Hâkim geliyor. Herkes ayağa kalksın.
(Hâkim oturur ve salondaki diğer kişilerde beraberinde oturur. Bu arada avukat müvekkili ile konuşmaktadır.)
Avukat: Bak senin suçsuzluğunu ispatlamanın tek yolu var. O da akıllı olmadığını ispatlamak. Onun için hâkim sana ne sorarsa lo lo lo diyeceksin. Unutma!
Suçlu: Tamam, o kolay iş.
Hâkim: Herkes otursun! Mahkemede laubalilik istemem. Herkes kendine dikkat etsin. İlk davayı başlatıyorum. Evet, evladım sen bir bankanın içini boşaltmışsın, doğru mu?
Suçlu: Lo lo lo
Hâkim: Ne lo lo’su oğlum. Anlat nasıl yaptın? Suç ortağın var mı?
Suçlu: Lo lo lo
Hâkim: Bak beni kızdırma! Anlat diyorum. Kaç para götürdün? Paraları nerde saklıyorsun?
Suçlu: Vallahi Lo lo lo Hâkim Bey!
Avukat: Görüyorsunuz sayın yargıç, müvekkilim zararsız bir delidir. Ceza sorumluluğu yoktur.
Hâkim: Tamam, kararı açıklıyorum. Bu adam akıl sağlığı yerinde olamadığından suça ehliyetsizdir. O nedenli salıverilmesine kara verildi. Çıkabilirsiniz. (Bu arada hakim dosyaları karıştırmaya devam ede ve sanıkla avukat kendi aralarında konuşur.)
Avukat: Eee, dostum bak seni kurtardım. Artık ücretimi alabilir miyim?
Suçlu: Lo lo.
Avukat: Dostum, mahkeme sona erdi, kendine gel. Şakayı da bırak.
Suçlu: Lo lo.
( Avukatın tepesi atar.)
Avukat: Senden para istiyorum be adam! Bize de mi Lo lo?
Suçlu: Eee lo lo dedik ya! (Çıkar gider. Avukat kalır.)
Hâkim: Yeni davalıyı çağır oğlum. (Mübaşire söyler.)
Mübaşir: Ali oğlu Veli. Cinayetle suçlanıyor. (İçeriye asker nezaretinde getirilir.)
Savcı: Efendim bütün deliller davalı aleyhinedir. Sanığın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasını istiyorum.
Hâkim: Davalının avukatı ne diyor?
Avukat: Efendim müvekkilim suçsuzdur. Bunu ispatlamak için adli tabibi çağırmak istiyorum.
Hâkim: Mübaşir, şahidi çağır.
Mübaşir: Şahit gelsin.
Şahit gelir. Yerine geçer. Avukat gerinerek bir tur attıktan sonra sorularını sormaya başlar.
Avukat: Bütün cevaplarınız sözlü olmak zorunda, anlaştık mı? Şimdi, hangi kurumda çalışıyorsunuz?
Doktor: Sözlü.
Avukat: Öyle değil kardeşim. Konuşacaksın yani!
Doktor: Haa, öyle mi? Adli Tıp Kurumunda çalışıyorum tabii.
Avukat: Maktule siz otopsi yaptınız değil mi?
Doktor: Evet ben yaptım.
Avukat: Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?
Doktor: Aksam 8:30 civarında başladık.
Avukat: Maktul o esnada ölü müydü?
Doktor: Hayır, sandalyeye oturmuş neden otopsi yaptığımı merak ediyordu.
Avukat: Beyefendi lütfen sorularıma düzgün cevap veriniz.
Doktor: Lütfen siz de düzgün sorular sorunuz.
Avukat: Otopsiye başlamadan önce maktulün nabzına baktınız mı doktor?
Doktor: Hayır.
Avukat: Kalbini dinlediniz mi?
Doktor: Hayır.
Avukat: Nefes alıp almadığını kontrol ettiniz mi?
Doktor: Hayır.
Avukat: O halde siz otopsiye başlarken maktul hala yaşıyor olabilir, değil mi?
Doktor: Hayır.
Avukat: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?
Doktor: Çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun içindeydi.
Avukat: Yine de hasta hala yaşıyor olamaz mıydı?
Doktor: Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık yapıyor da olabilir.
Avukat: İtiraz ediyorum Hakim Bey, bana ölü demek istedi.
Hâkim: Kabul edilmedi. Bence sana geri zekâlı demek istedi.
Avukat: Neyse efendim. Ben devam ediyorum. Maktul nasıl öldürülmüştü. Bize incelemelerinizin sonucu hakkında bilgi verir misiniz?
Doktor: Efendim maktul incelemelerimiz sonucu anlaşılmıştır ki solak biri tarafından bıçakla kesilerek öldürülmüştür. Bu tür bıçak yaraları ancak solak biri tarafından oluşturulabilir.
Avukat: Evet Hâkim Bey, siz de duydunuz. Bu son delille anlaşılmıştır ki müvekkilim bu cinayeti işlememiştir. Çünkü siz de görüyorsunuz ki müvekkilimin sol kolu 1 ay önce kırılmıştır ve müvekkilim kolunu yukarı aşağı hareket ettirememektedir. Dolayısıyla tekrar söylüyorum, bu cinayeti işlemiş olamaz. Sayın savcı söz sizin.
Savcı: Hâkim Bey, doktor beye sorum yok ama sanığı tanık sandalyesine davet ediyorum. ( Doktor gider ve sanık, tanık sandalyesine geçer.) Efendim, siz kolunuzu böyle kırmadan önce ne kadar havaya kaldırabiliyordunuz?
Tanık büyük bir saflıkla tuzağa düşer ve sakat elini yukarı kaldırır.
Sanık: Bakın gösteriyim. İşte bu kadar…
Savcı: Evet görüyorsunuz sakat dediği elini kullanabiliyormuş. Bu adam bir sahtekâr ve bu da gösteriyor ki aynı zamanda bir katil. Gerekli cezaya çarptırılmasını istiyorum Hâkim Bey!
Hâkim: Evet kararı açıklıyorum. Sanığı cinayetten 50 yıla, yalan söylemekten 30 yıla, mahkemeyi yanıltmaktan 20 yıla toplam 100 yıla mahkûm ediyorum.
Sanık: Allah razı olsun Hâkim Bey, ben de müebbet vereceksin sanıp korkmuştum.
Hâkim: Bak avukat ne kadar suçlu varsa suçsuz diye savunuyorsun, seni bundan böyle huzurumda görmeyeceğim, değil mi?
Avukat: Hâkim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz?
Hâkim: Bak hala konuşuyor. Atın şunu dışarı! Sanığı da içeri.
Avukat: Bir dakika, burası demokratik bir ülke. Beni dışarı atamazsınız.
Hâkim: Mübaşir, yeni davacıyı çağır.
Mübaşir: Tarık GERİZEKALI, isim değişikliği için mahkememize başvurmuş efendim.
Hâkim: Buyur evladım. Anlat bakalım.
T. GERİZEKALI: Efendim ben ismimden hiç hoşnut değilim. Böyle bir isim olamaz. Artık canıma tak dedi. İsmimi değiştirmek istiyorum.
Hâkim: Haklısın evladım, benim de böyle bir ismim olsa hemen değiştirirdim. Yeni ismin ne olsun?
T. GERİZEKALI: Tonguç GERİZEKALI olsun efendim.
Hâkim: Neee…(Şaşırır.)Hadi be sen de… Çık dışarı GERİZEKALI. Atın şunu dışarı. (Adam çıkar.) Yeni davalıyı çağır.
Mübaşir: Hüsamettin ELİÇABUK, hırsızlık suçundan yargılanacak efendim.
Davalı içeri girer (Jandarmalar eşliğinde getirilir.) ve Hâkim sorar.
Hâkim: Seni bir daha karşımda görmeyeyim, dememiş miydim? Tekrar niye geldin?
Hırsız: Demiştiniz, reis bey. Ama ne yazık ki polis sözüme inanmadı. Kendisine o kadar söyledim, yine de yakalayıp zorla buraya getirdiler.
Hâkim: Sen Emine adlı bir bayanın evine girmişsin.
Hırsız: Sarhoştum, sayın Hakim. Kendi evim sanmıştım.
Hâkim: Öyleyse Emine’yi görünce neden kaçtın?
Hırsız: Onu da karım sandım. Korktum, kaçtım efendim.
Hâkim: Dosyanda yurt dışında kaçakçılık yapıyormuşsun diye de yazıyor. Ne diyorsun bu konuya?
Hırsız: Vallah Hâkim Bey(Bu arada üstünü çıkarır ve formasını göstererek), ben Fenerbahçeliyim! Yurt dışında ne gibi bir ilişkim olabilir ki!...
Hâkim: Tamam bu son delil ışığında seni serbest bırakıyorum. Gidebilirsin.
Hırsız: (Fener formasını çıkarır. Altından cimbom forması çıkar. Seyirciye doğru konuşur.) Nasıl da kandırdım enayileri.
(Bu arada içeri telaşlı bir şekilde karısına ateş ettiğini söyleyen biri girer.)
Kılıbık: Hâkim Bey, Hâkim Bey beni tutuklayın.
Hâkim: Dur evladım. Ne bu heyecan. Dur bakalım. Niye tutuklayacağız seni!
Kılıbık: Karıma beş el ateş ettim de.
Hâkim: Öldü mü?
Kılıbık: Hayır, hiçbiri isabet etmedi.
Hâkim: (Kızarak söyler.)Öyleyse neden tutuklanmayı istiyorsun?
Kılıbık: Karım beni arıyor da...(Öbür kapıdan telaşlı bir şekilde çıkar.)
Hâkim: Mübaşir son davamıza da bakıp bugünkü işimizi bitirelim. Çağır bakalım.
Mübaşir: Davacı Hüsamettin, davalı Abuzer’e karşı. Hakaret davası.
Davalı ve davacı avukatları ile birlikte yerlerini alırlar. Davacı avukatı konuşmaya başlar.
Avukat: Efendim karşı tarafta meslektaşımın yanında oturan kişi müvekkilime eşşoğlu eşek demiş ve hakaret etmiştir. Kendisinden bunun karşılığında tazminat istiyoruz.
D.Avukat: Efendim, doğrudur. Müvekkilim davacı kişiye eşşoğlu eşek demiştir; ama bunu hakaret manasında söylememiştir. Aslında bunu övmek maksadıyla söylemiştir. Şöyle izah edeyim ki: Bir çocuk çok güzel bir şey yaptığında ona “ Vay be ne güzel bir iş yaptı eşşoğlu eşek!” demez miyiz? Müvekkilim de bu manada eşşoğlu eşek demiştir. Bu yüzden müvekkilimin beraatını istiyorum Sayın Hâkimim!
Hâkim: Sen bu savunmaya ne diyorsun davacı avukatı.
Avukat: Ne diyeyim Hâkim Bey. O kadar güzel bir savunma yaptı ki eşşoğlu eşek, bana söyleyecek hiçbir şey bırakmadı.
D.Avukat: İtiraz ediyorum. Bana eşşoğlu eşek dedi. (yanlış yaptığını fark eden mimikler gösterir.)
Hâkim: Karar. Davacının istediği tazminat davalı tarafından ödenecektir.
İçeriyi boşaltırlar.
Hâkim: Bugün de bitti. Unutmayalım ki adalet mülkün temelidir.
Yazan ursun TARAKCI (Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretmeni )
 
  Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol