Edebiyat
  BABALAR VE OĞULLARI-Dram
 
BABALAR VE OĞULLARI
OYUNCULAR:
OYUNA BAŞLAMA:
(Baba sinirli bir şeklide kendi babası ile konuşur.)
Baba          : Baba, bunadın artık. Kaç defa sana söyledim bu iş böyle olmaz diye! Beni hiç dinlemiyorsun.
Büyükbaba: Şey!… Oğlum, ben şey sandıydım da! Kusura bakma, anlayamadım.
Baba          :Eh…Şey sandıydım, şey sandıydım…
                  Bu arada çocuk içeri girer. Babası ile büyükbabasını takip eder. )
Baba          :Bıktım artık bıktım be senden. Bıktım! Yarından tezi yok seni bir huzur evine bırakacağım. Kararım kesin.
Büyükbaba:Yapma, etme oğlum. Ben orda ne yaparım. Torunumdan sizlerden uzak… Ben yaşayamam. (Biraz bekler ve devam eder.) Bilir misin ateşlendiğin gecelerde keşke senin yerinde hasta olan biz olsaydık diye düşünürdük ananla. Sabaha kadar gözümüzü kırpmazdık. Ta ki sen gözünü açıp gülümsemeye başlayana kadar… O zaman biz de seninle beraber gülmeye başlardık. En güzel elbiseleri giymeni isterdik. İsterdik, isterdik ki sen arkadaşlarından geri kalma,onlara karşı mahcup olma! Sadece bunun için bile çoğu zaman kendimize almayı düşündüğümüz birçok elbiseden vazgeçerdik. Ama bundan da hiç hüzün duymazdık. Çünkü sen mutluydun ya, bu bizim için yeterliydi.
Baba          :Eh…Bana duygu sömürüsü yapma. Onu bunamadan önce düşünecektin.
                  Geri döner ve oğlunu görür baba.
Baba          :Oğlum sen burada mıydın?....Şeyyy…Ne zamandan beri buradasın. Konuştuklarımızı duydun mu? Dedeni huzurevine bırakacağız.
Oğul          uydum baba duydum. Sen de bana tıpkı dedemin sana davrandığı gibi davranıyorsun. Ateşlendiğim gecelerde başımdan ayrılmıyorsun. Elbiselerin en güzelini giydiriyorsun bana. Yiyeceklerin en iyilerini yiyorum. Peki baba, ben de sen yaşlanınca sana şu an dedeme davrandığım gibi mi  davranacağım. Seni yaşlanınca huzurevine mi bırakacağım?
Baba          :O ne biçim söz evladım. Sen öyle şey yapmazsın, değil mi?...
Oğul          eki sen dedeme niye böyle davranıyorsun baba?
Baba          :Ama o çok yaşlandı. Artık dediğim hiçbir şeyi istediğim gibi yapmıyor. Dediklerimi hep yanlış anlıyor. Artık katlanamıyorum.
Oğul          :Ama baba, duyduklarım doğruysa dedem senin için katlanılamayacak ne çok şeye katlanmış senin için ne çok fedakârlıklar göstermiş. Seni hiçbir zaman terk etmemiş. Sen onu bu zamanında nasıl terk edersin.
Baba          :Evet, evet ;ama….(Bekler veoğlunasarılarak)Affedersin oğlum, ben hiç böyle düşünmemiştim.
Oğul          :Benden değil baba, dedemden özür dilemelisin. Şu an inan çok üzgündür.
Baba          :Evet, haklısın! Hemen ondan özür dileyeyim. Gönlünü alayım. (çıkar)
                  Bu arada içeri elleri bağlı bir adam ile onu çeken bir genç girer. Adam gülmektedir.)
Oğul          onlara yaklaşır ve konuşmaya başlar.) Hayırdır amca, ellerin bağlı; ama sen gülüyorsun. Bu durumda bunu nasıl başarıyorsun. Durumuna üzülmek varken, sızlamak varken niye gülüyorsun?
Adam        elikanlı, inan benim yerimde olsan sen de gülerdin. Ellerimden bağlayıp beni çeken bu delikanlı aslında benim oğlum.
Oğul          :İyi ya bu daha kötü değil mi? O zaman daha çok üzülmen gerekmez miydi? Ama amca sen hala gülüyorsun.
Adam        :Tabii ki gülüyorum evladım. Demin de söyledim ya benim yerimde sen olsaydın sen de gülerdin. Ya benim yaptıklarımı evladım da bana yapsaydı? Halim nice olurdu? Ben o zaman ne yapardım? Ben şanslıymışım ki oğlum benden merhametli çıktı. Benim babama yaptıklarımın yarısını dahi bana yapmıyor. (Çıkarlar.) Sen sen ol, babana iyi davran evlat!....
Oğul          :Allah Allah ! İşe bak…
                  Bu arada içeri bir delikanlı girer ve çocukla konuşmaya başlar.
Delikanlı :Hey, merhaba! Ne yapıyorsun?
Oğul          :Hiç!.. Bugün yaşadıklarıma hayret ediyorum.
Delikanlı :Bırak da şimdi bu hayret işlerini. Babamı yine söğüşledim. İhtiyacım var diyerek ondan yüklü bir harçlık aldım. Ne dersin, bugün bana takıl, hayatını yaşa!
Oğul          eki ama babanın o parayı hangi şartlarda kazandığını hiç düşünmüyor musun?  Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?
Delikanlı : Eh! Sen de… Neler düşünüyorsun. Biz de hep böyledir. Ağabeyim de böyledir. Ben de böyleyim. Biz kendi paramızı kazanıncaya kadar böyle har vurup harman savururuz.
Oğul          :Ya senin çocukların da ileride aynı şeyi düşünürse… Sen ne yapacaksın? (Bu sırada delikanlının ağabeyi gelir.)
Ağabey      :Ooo. Siz çocuklar ne yapıyorsunuz böyle?
Delikanlı :Ne yapalım ağabey, muhabbet ediyorduk. Sen ne yapıyorsun? Seni çok neşeli gördük. Sebebi nedir?
Ağabey      :Bugün ilk paramı kazandım. Bakın, artık başkasının parasına ihtiyacım kalmadı. Şimdi istediğim gibi özgürce paramı harcayabilirim.
                  Bu sırada içeri bu iki gencin babası girer.
Baba2        :Nasılsınız gençler?
Ağabey      :İyiyiz baba, bak görüyor musun; bugün ilk paramı kazandım. Artık senden harçlık almama da gerek kalmadı.
Baba2        :Aferin. Peki, bu parayı bana verebilir misin? Ne de olsa yıllar yılı benden aldığın harçlıklarla geçindin. Bu kadarı da hakkım olsa gerek.
Ağabey      Biraz düşünceli bir şekilde parayı uzatır. Ve …)Al…
Baba2        Parayı alır ve boşluğa doğru fırlatır.) Evet, çok da zevkliymiş!...
Ağabey      : Baba ne yaptın? Ben onu kazanmak için ne kadar uğraştım biliyor musun? Sen ise onu bir çırpıda atıverdin. Hem de hiç düşünmeden.
Baba2        :Evet, ne güzel de söyledin. Para hiç de kolay kazanılmıyor. Tıpkı benden aldığınız harçlıkları benim kolay kazanamam gibi. Ama siz onları har vurup harman savuruyordunuz. Bak kardeşin hala savurmayla da devam ediyor. Ne zaman ki para kazanmaya başladın, artık sen de çalışmanın alın terinin ne kadar değerli olduğunu anladın.
Ağabey      :Haklısın baba. Bunca yıl sana haksızlık etmişiz. Ama bu konuda bizleri daha önce niye uyarmadın?
Baba2        :Nasihat vereni rahatlatır, der büyükler. En iyi öğrenme yaşayarak öğrenmedir. Bugün çok şey öğrendik umarım. Bakın bunu kutlayalım. Hadi bakalım, kendi alın terinle kazandığın bu paralarla bizlere bir şeyler ısmarla.
Ağabey      :Tamam, siz yeter ki isteyin. (Yerden paraları alır ve çıkarlar.)
 
                                                                                                                                       Senaryo
                                                                                                                            Dursun TARAKCI
                                                                                                                      Türk Dili ve Edebiyatı Öğrt.
 
  Bugün 31 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol