Edebiyat
  VOLEYBOL ANTRENMANI-2012 KOMEDİ
 

BİR GARİP VOLEYBOL ANTRENMANI

Oyuncular: Hoca (Kafasının üstünde ve cebinde birkaç güneş gözlüğü, kollarında birkaç saat), Dege, Mütiş, Şeker, Üç öğrenci.

 

Oyuna Başlama: 6 öğrenci antrenman kıyafetleri ile sahnededir. Voleybol topu unutulmuştur.

 

Mütiş:    Arkadaşlar, toplanın, toplanın… Bakın Hoca çok gergin bu aralar. Ajda Pekkan’dan beter alimallah. O yüzden bakın, sakın hata yapmayın.

Şeker:    Ayıp ediyorsun kaptan, biz ne zaman hocayı üzdük?

Mütiş:     (Güler) Ne zaman üzmediniz diye sorsan daha kolay olurdu. Köyde top mu gördük biz, top şehirde var. Dağın başında biz nerden öğrenelim el oynamayı?

Şeker:    O bi defa el oynamak değil gara cahil, voleybol, voleybol.

Mütiş:    Her neyse canım, öyle işte.

Hoca:     Ollluuummmm! Geç sırana, çabuk çabuk…. Çek göbekleri içeri çek çek…İp gibi olacaksınız, civa gibi. Nefes dahi aldığınızı duymayacağım. Hadi hadi… (Dege kızarır.) Ollluuummmm!.. Sen niye kızardın öyle?

Şeker:    Hocam, nefesini bile duymayacağım, dediniz ya, bu mal da nefesini tuttu. Hiç nefes almıyor. Birazdan bayılır enayi!..

Hoca:     Dege, nefes al ollluuumm!..

Dege:     Hay Allah razı olsun Hocam, az daha nefessizlikten gidecektim. Büyüksün hocam!..

Hoca:     Olluummmm,sen var ya türünün tek örneğisin. Yuvarlak bir kafa içinde o sivri beyni nasıl taşıyorsun?

Dege:     Uşaklar duydunuz değil mi, Hoca beni çok seviyor. Yine bana itiraf etti.

Mütiş:    İtiraf değil oğlum, iltifat iltifat. Dil anlatım derslerinde okul bahçesini gözetlersen böyle olur işte!.. Bak sen de benim gibi dil anlatım dersini iyi takip etsen azıcık Türkçeyi öğrenirsin.

Hoca:     Şeker, saçmalama. Sizi dil anlatımdan geçsin diye hocanıza az anahtar atmadım. Beni düşürdüğünüz hallere bakın. Biraz da derslerine çalışın ollluuuummmm!..

Mütiş:    Hocam, antıremana başlayak mı?

Hoca:     Antıreman ne evladım he, antıreman? Bundan sonra artık antıreman demeyeceksiniz. Şimdi tekrarlayın bakalım.

Oyuncular: (Hep birlikte) Antıreman!... hocam.

Hoca:     Hay dilinizi eşek arısı soksun, tamam bir şey demeyeceğim artık. Kendimi birden dil anlatım dersinde hissettim vallahi!.. (Kendiyle gururlanır.) Gerçi ben Akkuş’un tepelerinde az Türkçe dersine girmedim. Evet, ısınma hareketleriyle başlıyoruz. (Normal ısınma hareketleriyle başlayıp müzikle beraber dans etmeye başlar. Cebinden gözlüğü çıkarır ve gözüne takar. Müzikle birlikte ısınma hareketleri biter.)Evet, ısındığımıza göre şimdi topla çalışmaya başlayacağız. Topu çıkarın bakalım.

Mütiş:    Top mu?

Şeker:    Top mu?

Dege:     Evet, top dedi vallahi!..

Hoca:     Şekerrrrr, olluuummm top nerde?

Şeker:    Top mu, şeyyy, top dedin değil mi hocam?

Hoca:     Evet, olluuummm top dedim. Hani yuvarlak olur, biz de ona vururuz ya. Ondan işte.

Şeker:    Hocam şimdi ben topu almıştım; ama…

Hoca:     Evet, almıştın; ama…

Şeker:    Elim işte gözüm oynaşta olduğu için sağa sola bakarken topu bir yerde unutmuşum galiba.

Hoca:     Bir işi de doğru yap Şeker, bir işi de doğru yap. (Kızar) Çabuk bana antrenmanda kullanabileceğimiz bir top bulun. Çabuk!.. (İki kişi gider. Hoca seyirciye doğru çömelir.) Allah’ım büyük bir günah işlemişim ki bunlara koç olmuşum. (Şeker gelir.)

Şeker:    Hocam, işimizi görür mü bilmem; ama bir top buldum. Bakın işte… Top…

Hoca:     Bu ne oğlum, ben senden voleybol topu istedim; sen ne getirmişsin. Lan bu futbol topu ya!...

Mütiş:    Hocam dua et de bu yeni açılan parktan top getirmemiş, ya oradan getirseydi? Ne yapardık?

Dege:     Hocam top toptur. Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.

Hoca:     (Seyirciye döner ve şarkıyı söyler.)

Allah’ım kör et beni
Allah’ım kör et beni
aksın göz nurum aksın
bundan böyle kör baksın

Allah’ım görmüyorum
Sana çok şükür görmüyorum
Sana şükür kör oldum (Gözlüğünü takar ve körler için olan sopasını çıkarır.) Kör olabilirim ama hala ben Ünye’nin en iyi voleybolcusuyum. Ben mükemmelim. Harikayım ben. İşimize devam ediyoruz. Şimdi topa nasıl vurulur, size göstereceğim. Bana topu atacaksınız ve ben de vuracağım. (Yönü ters bakmaktadır.) Sonra siz de aynısını yapacaksınız. Tamam mı?

Şeker:    Ama Hocam…

Hoca:     Aması maması yok, ne aması?

Şeker:    Ama Hocam siz kör oldunuz. Topa nasıl vuracaksınız?

Hoca:     Oollluuummmm, topa vurmak için onu görmek mi lazım. Öyle insanlar var ki gördükleri halde körler. Şu kâinatın nasıl mükemmel yaratıldığı, bir yaratıcının olduğunu görmezler. Daha doğrusu görmek istemezler. Bir sürü günaha dalarlar. O yüzden siz de hocanızı örnek alın ve hemen namaza başlayın. Bakar körlerden olmayın.

Dege:     Vallahi hocam hem bu dünyada yaşadın, hem de öbür tarafta yaşacaksın!..

Hoca:     Sulandırma Dege… Nerde kalmıştık? Evet, tamam, hatırladım. Dünya gözüm kapanmış olabilir ama gönül gözüm açıldı benim. Şimdi bu topa vurmak için önce onu içinde hissedeceksin, onu zihninde göreceksin. Sesini duyacaksın. En uygun anda da topa vuracaksın. Ve işte sayıııı….

Mütiş:    Ama hocam….

Hoca:     Aması maması yok dedim size. Bana özürlü muamelesi yapmayın! Ben hayatla barışık bir insanım. Bundan sonra bu şekilde yaşayacağım. Şimdi atın bakalım topu da topa nasıl vurulurmuş göstereyim size!

Şeker:    Ama hocam ters tarafa bakıyorsun. Ben buradayım.

Hoca:     Haaa, öyle mi? (Yönünü döner)

Şeker:    Şimdi topu atıyorum. Geliyor, geliyor…

Hoca:     Yolla, yolla!....(Topu atar ve top hocanın kafasına çarpar.)

Şeker:    Allah, hoca beni çiğ çiğ yiyecek.

Hoca:     Allah’ım, bu, bu olamaz. Görüyorum, görüyorum…. (Gözlüğünü bu arada çıkarır.) Evet çocuklar, artık gözüm açıldı. Bu bana bir ders oldu. Bu kısa ama etkileyici zaman dilimi içinde çok bir büyük bir aydınlanma yaşadım. Aklıma süper bir fikir geldi. Niye yıllardır Ordu’da dereceye girmediğimizi anladım. Toplanın bakalım, toplanın. Taktiğimizi değiştiriyoruz. Bundan sonra hücum futbolu oynayacağız, artık savunma futbolu değil. Ayrıca sistemi de değiştiriyorum. Bundan böyle 3-5-2 değil Yenerbahçe taktiğiyle oynayacağız. 4-4-1-1. Ve artı olarak şike yapacağız.

Şeker:    Allah, hoca bu defa da kafaya yedi. Mutiş bir şeyler yap.

Mütiş:    Hocam, kendine gel. Ne hücum futbolu, 4-4-1-1’i. Biz voleybol oynuyoruz. Topu topu 6 kişiyiz.

Hoca:     Kurallar yıkılmak için vardır aslanlarım, rakip takımları da satın alacağız. Birinci biz olacağız.

Dege:     Allah… Hoca iyice sıyırdı. Şimdi de kendini Azim başkanla karıştırıyor galiba.

Mütiş:    Ama suç Hocada değil ki kardeşim. (Ağlamaklı) Hocaya adam gibi bir şampiyonluk mu tattırdık.

Hoca:     Evet, konuşma, konuşma! Çalışmaya devam et. Ne çalışalım, yaa bu voleybol dediğiniz şeyde ne olurdu?

Mütiş:    Hocanın durumu vahim çocuklar. Genç yaşta aklını kaybetti zavallı hocamız! Hocam hatırlayın servis, servis diye bir şey vardı. Onu çalışalım.

Hoca:     Evet, hatırlıyorum galiba, tamam hatırladım. Dege servis sırası sende. Hadi bakalım.

Dege:     Sağ ol hocam, hemen. (İçeri gider ve elinde tepsi ve bardaklarla döner.) Ağabeyler ablalar, tavşankanı bunlar, taze fırından yeni çıktı. Buyurun arkadaşlar.

Hoca:     Oğlum sen ne yapıyorsun?

Dege:     Ne yapacağım, servis yapıyorum. Hoca servis sırası sende dedi ya!..

Hoca:     Lan Allah müstehakını versin. Lan bu kafayı yemiş halimle bile servisin böyle olmayacağını biliyorum. Sen bu normal halle…. Hasbünallah!.. Oğlum topu oyuna başlamak için alan dışından diğer tarafa atacaksın.

Dege:     Haaa evet, biz voleybol çalışıyorduk değil mi? Allah Allah!... Bir an dalmışım da!... Hay Allah!.. (Tepsi geri götürür ve top alır. Attığı top Hocaya çarpacaktır.)

Hoca:     Olluuummm, çabuk atsana servisi!

Dege:     Atıyorum Hocam, isabet ya resulallah! (Topa vurur ve hocaya çarpar.) Allah ne yaptım ben? Hocam, hocam… İyi misin?

Hoca:     Nerdeyim ben, Allah’ım yoksa öldüm mü?

Şeker:    Yok hocam, nerde? Daha bizden çok çekeceğiniz var. Öyle elimizden hemen nereye kurtuluyorsunuz. Değil mi arkadaşlar?

Oyuncular: Evet, evet…

Hoca:     Kaldırın bakalım beni. Kaldırın.

Dege:     Hocam dur eşurtmanın kirlenmiş. Temizleyeyim.

Hoca:     Ne eşurtmanı lan, ne eşurtmanı… Eşofman olluuuummm, eşofman…dur dokunma bakalım. Sen onun kaç para olduğunu biliyor musun? Gözlüğüm, gözlüklerim nerede? Saatim, acaba bir şey oldu mu? Ben bunlara dünyanın parasını verdim. Bu gözlüklerle saatlerimin parası Dursun Hocanızın arabasını satın alıyor ha, ona göre!

Dege:     Hocam saatin de güzelmiş, ana üstünde dizel yazıyor. Kilometrede kaç yakıyor hocam bu.

Hoca:     Ay ne kadar iğrenç bir espri bu böyle Dege. Bugün resmen akisuz. Ne kadar kötüsünüz. Bu kafa ile hiç bi (bekler) şey olur mu acaba?

Şeker:    Sizce olur mu Hocam?

Hoca:     Sanmıyorum ama kendime geldiğime göre size bugün küt vurmayı öğretebilirim.

Dege:     Hocam, ben küt vurmayı biliyorum zaten.

Hoca:     Yaaa, demek biliyorsun çekirge. Küt vurmayı?.. Bak sonra vuramazsın ben sana küt vururum, anlıyorsun değil mi?

Dege:     Anlamaz olur muyum hocam?

Hoca:     Hadi o zaman, bir küt vur da görelim.

(Dege bir arkadaşına kafa atar ve onu yere düşürür.)

Hoca:     Ne yaptın oğlum sen?

Dege:     Küt vurdum hocam, küt vur dedin ya! Bizim köyde kavga ederken millet böyle birbirine hep böyle küt vurur.

Hoca:     Allah seni bildiği gibi yapsın oğlum. Lan biz burada kavga mı ediyoruz. Oooluuummmm biz burada ne yapıyoruz?

Dege:     (Şaban gibi gülümseyerek) Ne yapıyoruz hocam?

Hoca:     Lan oğlum ne yapacağız, voleybol öğreniyoruz lan voleybol. Oğlum arkadaşına değil topa vuracaksın kütü, topa. Hayatın boyunca hiç top görmedin mi oğlum?

Dege:     Ha anladım hocam, yalnız bi şans daha istiyorum bu defa vuracağım, söz.

Hoca:     Tamam tamam, şuna bir top atın da küt vursun bakalım.

Mütiş:    Al bakalım Dege.(Kaptan Dege’nin kafasının az üstüne doğru topu atar.)

Dege:     (Yine topa kafasıyla vurur.) Hocam bak nasıl küt vurdum, gördün mü?

Hoca:     Allah’ım, nayır, nolamaz!..

Şeker:    Allaaahhhh! Hoca yine piskopata bağlıyor.

Hoca:     Dege, oğlum senin elin yok mu?

Dege:     Hocam elim var da yalnız beynim olmayabilir, sanırsam yine yanlış yaptım!

Hoca:     Ha şunu bileydin oğlum, ha şunu bileydin. Elle vuracaksın elle. Kafanla değil. Sende kafa mı var ki kafanı kullanıyorsun.

Dege:     (İnek Şaban gibi) Hııı, evet hocam. Haklısın galiba.

Hoca:     Tamam, bir günde bu kadar gerilim yeter, bugünkü son çalışmamızı yapacağız. Ondan sonra tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna. Son çalışmamız manşet. Bakın şimdi manşeti gösteriyorum. At topu bakalım kaptan. (Kaptan topu iki eliyle yavaşça atar.) Bakın iki elinizi benim gibi birleştirerek topu karşılayacaksınız. Anlaşıldı mı?

Sporcular: anlaşıldı hocam. (Bundan sonra Dege seyircilerin önünde, diğerleri yan taraflarında duvara doğru karşılıklı ikişerli sıra olurlar. Biri topu atar diğeri karşılar. Dege ise iki eliyle kepçeleyerek topu karışar. Hoca dikkat kesilerek izler. Bu üç defa tekrarlandığında.)

Hoca:     Oolluuummm, Dege sen ne yapıyorsun öyle?

Dege:     (İçinden çıkardığı bir kepçe meyve bıçağıyla kepçeyi oyuyormuş gibi yaparak…) Ne yapacağım Hocam, kepçe yapıyorum.

Hoca:     (Kendinde değilmişçesine ortada dolaşarak bir şeyler arar ve yere çömelerek kâğıda bir şeyler yazar.) Allah’ım sen affet!..

Dege:     Ne o hocam yoksa intihar mektubu mu yazıyorsun?

Hoca:     Ooolluuummm, eski ben olsaydım intihar mektubu yazardım. Ama artık hatalarından dönen biri olarak basit bir istifa mektubu yazıyorum. Çünkü siz beni meslekten soğuttunuz. Sizin yüzünüzden artık voleyboldan nefret ediyorum. Ünye’nin en iyi voleybolcusu da olsam! Bu oyun biter burada arkadaş, yoksa ben biteceğim.

 

 

                                                                                              Yazan:   Dursun TARAKCI

                                                                                                          Türk Dili Ve Edb. Öğrt.

 

 
  Bugün 16 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol